Bakalım benim blogda neler arayacaksın...

Bottom Ad

Ağaç Ev Sohbetleri #158


Ağaç Ev Sohbetleri




Sevgili Deeptone tarafından
 organize edilen Ağaç Ev Sohbetlerinde  Bu haftanın konusu sevgili Taha Akkurt'tan

Önceki haftaların sohbet konularını Kaplan Diary'nin bloğundan takip edebilirsiniz.

"Çocukluğunuza dair neler hatırlıyorsunuz? Nasıl bir çocuktunuz?"


Kısmen mutlu bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyorum ben esasen. Ancak biraz düşününce çocukluğuma dair beni üzen anılarımda var tabi herkes kadar.

Hatırladığım en belirgin özelliğim şu, o dönemlerden.Hep bir itiraz eden, her ortamda mutlaka sivrilen bir tip olduğum. Herkesin susup kabullendiği şeylere kalabalığın içinde genelde "hayır!" diye yükselen tek kişi olduğum.

İlkokulun ilk günleri sınıf kapısından içeri giren bir kadın.. "Çocuklar ben sizin öğretmeniniz olayım mı? “ diyor. Bütün sınıf hep bir ağızdan " oll " diye bağırıyor, o sırada orta sıranın ortalarından kalın sesiyle " hayır " diyen çocuk benim işte. (bizim zaten bir öğretmenimiz var çünkü) 
Gerçi bu huy hayatımın her döneminde benimle birlikte geldi.Sevdiğim de bir huydur esasen, susup kabullenen olmayı kabul edemem. 

Ve öyle yaramaz, öyle yaramazım ki aslında, bir yetişkine kalp krizi geçirtmek için gerekli her şey mevcut bende, şurada detaylı bir şekilde anlatmıştım.Benim gibi çocuğum olsaydı ne yapardım bilinmez. 

Bebeklik arkadaşlarım Akın, Umut, Güneş aynı binada sanki bir evde büyüyormuş gibi büyüdüğüm kardeşlerim, komşulukların sıkı fıkı olduğu zamanlar tabi. Çoluk çocuk hep bir aradayız, anneler gezmelere gidiyor, parklara, bahçelere, pikniklere gidiyoruz neredeyse bütün apartman hep birlikte. İlkokula birlikte başlıyoruz, Akın, Umut, ben. Ta o zamanlar dertleştiğimizi hatırlarım bahçe duvarının dibine oturup.İşte bazen eften püften çocukluk bunalımları, bazen bir çocuğun taşıyabileceğinden daha ağırlarını konuşup ağlaşıyoruz biz o dönemler. Umut Belçikada yaşıyor şuan,yıllar olmuş görüşmeyeli ama karşılaşsak eminim hala kaldığımız yerden... Akınla yıllar sonra bulduk birbirimizi sanki hiç ayrılmamış gibi cancan olduk yeniden. Onların taşınması, benim evlenmem, ne telefon, ne bir iz hiçbir şey yokken tamamen tesadüfen. 
 
Yaptığımız korkunç bir yaramazlık geldi şuan aklıma, konudan konuya atlıyor diyeceksiniz şimdi. Aslında biraz tereddüt ettim anlatıp anlatmamakta. Yaramazlık ta değil kötülük aslında bu bir nevi.O zaman ki çocuk aklımla kötülük olarak nitelendirmiyorum ben tabi bunu.Ama her aklıma geldiğinde gerçekten ne korkunç bir şey yaptığımızı düşünüyorum ve iyiki kimse zarar görmemiş diyorum. 7-8 yaşlarındayız komşunun küçük kızları var bizden bir kaç yaş küçük ve oldukça çelimsizler.Bahçenin içinde ayrıca kapısı olan kapalı bir bahçe daha var, en köşede betonun üzerinde kiremitleri taşla dövüp un haline getiriyoruz biz Umut'la.İçine cam, kum, yaprak, toprak ne bulursak karıştırıp, Umut'un evden gizlice alıp getirdiği ilaç kapsüllerinin içini boşaltıp harmanlıyoruz.Kapsüllere dolduruyoruz yeniden ve o kızlara içiriyoruz oyunmuş gibi.Hala dehşete kapılıyorum düşündükçe. Ya bir şey olsaydı, ya ölselerdi diye.Bu korkunç bir anı.

 
~  ~  ~  ~  ~


Daha önceki bir yazımda bahsettiğim gibi erkek çocuğu gibiyim ben o zamanlar. Ramazan ayı olduğunu düşünüyorum, babaannemin evindeyiz akşam vakti camiye gidilecekmiş, benden büyük 3 kız kuzenim yere kadar uzanan etekler giyip, başlarını bağlamışlar. Küçük kadınlara benzemişler, hadi sana da bir örtü örtelim diyor babaannem, hayır diyorum ben dedemin şapkasından takıcam, hemen kafama dantelden yapılma namaz şapkasını takıp düzeltiyorum aynanın karşısında, düşüyorum dedemin peşine, dedemi taklit ederek namaz kılıyorum erkeklere ayrılmış bölümde, secdeye yatılıyor ben ara sıra gözümü açıp bakıyorum kalkıyorlar mı? Diye.Kalkıyorum,geç kalıyorum hareketleri yapmakta.Çıkışta bahçede buluşuyoruz kuzenlerimle, neden gelmedin bizimle? Kadınlar bölümü balkondaydı, çok güzeldi falan diyorlar. Olsun banane diyorum, komik gibi olmuşsunuz böyle diyorum, cüce kadın gibi olmuşsunuz.

Babaannem çocukluğum yarısı onunla geçmiş olabilir. Bir anımı şurada anlatmıştım. 

Çok inatçıydım bir de, hala öyleyim muhtemel. 5 yaşlarındayım  Maden Tetkik Arama kreşine gidiyorum.Her sabah babamla Mta bahçesine gelip yarım saat kadar havuzlu bahçede dolanıp, ördeklere ekmek atıp sonrasında Bahçeli evlerdeki kreşe gitmek üzere küçük servis aracına bindiriliyorum diğer çalışanların çocuklarıyla birlikte.Ki en sevmediğim kısım bu,hiç istemiyorum babamdan ayrılmak. O kreşe gitmeyiyse hiç hiç istemiyorum.Aslında eğlenceli sayılabilecek etkinlikler olmasına karşın öğlen uykusuna yatırılma kısmı tam anlamıyla bir kabus benim için.Çünkü iki dakikalığına bile uyuyamıyorum ben,bütün çocuklar uyurken yatağın içinde hiç ses çıkartmadan uzunca bir zaman beklemek hayatımın en sıkıcı dilimi o dönemler. Yine bir öğlen uykusu saati yatırıldık.Az sonra kalktım ben, odadan öğretmenlerin çay içip sohbet ettiği masanın bulunduğu koridora çıktım çişim geldi diye. Asık suratlı bakıcı kadın git çabuk yatağına yat ve benim gelmemi bekle dedi,gittim mecburen yattım bekliyorum, bakıcı gelecek diye, beklemekteki amacı da anlamış değilim hala. Bekliyorum kimse gelmiyor. Epey bir süre sonra geldi neyse kadın, ben tuvalete gidicem dedim. Hayır gidebilir miyim diyeceksin dedi. Gidicem dedim ben inatla, çünkü fazlasıyla bekletilmiştim ve benden söylememi istediği şeyi söylemeyi istemiyordum inatla.Söylemedim de. Hayır gitmeyeceksin o zaman dedi. Peki dedim çişim? Yap altına diyerek kafama vurdu.Yaptım ben de.Ertesi gün şikayet edileceğini düşünememiş sanırım kendisi.Yetişkin bir insanın 5 yaşındaki bir çocuk üzerinden egosunu tatmin etmeye çalışması ne çirkin, ne var yani git desen. Hala tahammülüm yok egolu insanlara.


~  ~  ~  ~  ~ 


Bazı sihirli kelimeler var benim için, çocuklukta onlardan biri. Çocukluğa girince çıkamıyorum ben.Bitireyim burada :) 

Yorum Gönder

17 Yorumlar
  1. Çocukluk hatıralarınızı okumak ne güzeldi, içinizi dökmüşsünüz gibi olmuş biraz da. İlaç kapsülleriyle yaptığınız şaka benim de içimi ürpertti bu arada. Hiç kimseye bir şey olmaması sevindirici ama çocukluk aklı işte :) İyi ki yazdınız, daha nice böyle yazılarınızı okuyalım biz de. Selamlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlaç kapsülleri çok korkunç gerçekten. Ziyaret için teşekkürler :)

      Sil
  2. Harika bir anı yazısı olmuş çocukluk günlerini anlatan. Hem bu yazını hem bağlantı yaptığın yazıları yeniden duygulanarak, gülümseyerek okudum. Her an bana kendimle ilgili bir anı hatırlattı. Samimi, sıcak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim,çok değerli benim için..

      Sil
  3. oooo yaramazdın yani :) güldüm valla hepsine :) MTA ve Bahçelievler ayyy ne güzel yerler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemde ne yaramaz :) Mta yı çok severim hala

      Sil
  4. Hayır'ı küçük yaşlarda kullanabilmek ender ve güzel bir meziyet. genelde küçük olduğun için itiraz etme şeklinde yetiştirildik, neyse ki şimdilerde işler daha olması gerektiği şekilde ilerliyor.

    Haylazlık olmadık işlere yol açabiliyor, kazasız belasız atlatmanız ne güzel olmuş. Cami olayı da çok sevimli, dedeye daha düşkün olunmuş olabilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annem tembihlerdi beni de terslenme diye ama çok aksiydim. Evet tehlikeli oyunları zarar görmeden atlatmak mucize gibi.

      Sil
  5. :) Yaramazlıkta maşallahınız varmış. O büyük yaramazlığınızı da çocukluk aklı işte tabi ki düzgün değerlendiremiyor beyin o yaşta, ama gerçekten Allah korumuş da birşey olmamış.
    Böyle şeyleri okudukça çocuğum niye kreşe gitmek istemiyor diye sorgulamayı bıraktım. Gerçekten egolu insanlardan uzak durmak lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya evet iyiki bir şey olmamış kızlara o zaman.Neden gitmek istemediğini sormak lazım.

      Sil
  6. Baban Maden Tetkik Arama'da çalışıyordu o zaman. Benimki de işi bırakmadan önce sondörmüş kurumda. Aşırı gezildiği için en sonunda bırakıp İzmir'e yerleşmişler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mta'daydı evet, spor servisindeydi.Futbol takımında oynuyordu Mta'nın. İzmirde de bir bölge var diye biliyorum ama.

      Sil
  7. Hayır diyen insanları severim :) O bakıcıyı çıkardılar mı işten?

    YanıtlaSil
  8. Ben de :) Uyarı almış sanırım,başka sınıfa vermişlerdir belkide, pek sık görmedim sonra sanırım onu hatırlamıyorum çünkü o olaydan sonra

    YanıtlaSil
  9. Çelimsiz dediğin çocuklara eczacılığa soyunup ilaç yapıp verdin çünkü onları iyileştirmek, güçlendirmek istedin. Yalnız formül içeriğinde sıkıntı varmış biraz :) Diğer anılar da bunun gibi güçlü iz bırakan anılar. Paylaştığın için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kızlar sonra bir büyüdüler ilaçlar iyi geldi sanırım :)

      Sil
  10. Son anıdaki kişi o işte asla çalıştırılmaması gereken biriydi bence,kreş zamanından hatırladığım en belirgin anımın bu olduğunu düşünürsek travma yaşamış olabilirim bu yüzden.

    YanıtlaSil
* Lütfen Buraya Spam Yapmayın. Tüm Yorumlar Yönetici Tarafından İncelenir.

:)

;)

:D

:(

=(

:@

:X

:O

:P

:F


:T

:H

Below Post Ad

Bottom Ad